Her şey Şubat ayında, bizi ziyarete gelen annemi gündüzleri boş evde sıkılmasın diye oyalamak
istememle başladı.
İstanbul'a gelmek onun için hiçbir
zaman “turistik gezi” manası taşımadığından, hatta serin soğuk kış günlerini
yaşadığımız için dışarı bile çıkmaya pek gönlü olmadığından, biz okulda işte orada buradayken, yirmi beş sezondur süren gündüz kuşağı dizilerini izleyip bir
yandan da oyalanabileceği bir icat çıkarayım dedim başına. Bunun için de onun
yeteneklerini devreye sokmam gerekiyordu : )
Örgüde yadsınamaz bir hıza ulaşmasını kendi menfaatlerim doğrultusunda kullanmadım desem yalan olur. Arada bir görüp beğenip
yaptırdığım şapkalar atkılar filan kesmezdi onu şimdi. Bu defa uzun süre kalmaya karar
vermişti. “Yeni bir diz battaniyesi yapalım. Yatak örtüsü de güzel olur ama tığla
yapmak çok oyalar, yorar seni,” dedim. Challenge accepted! Let the “yatak örtüsü” begin!
İnternet sağolsun, bir sürü model sundu
bize. Bir çeyiz sitesinde gördüğümüz çift kişilik örtüye 500 TL fiyat
biçildiğini görünce "ohaa"ladık, "biz bunu daha ucuza getiririz" diye kendimizi gaza
getirdik. Çok sabırsız olduğumdan hemen o gün yüncüye
koştuk. Farklı renkte 10 yumak aldık.
Mezuralı deneylerimizden sonra anladık ki
toplamda 800 küsur çiçek motifine ihtiyacımız var. 800 deyince gözler açılmasın. Bilen bilir, şöhretini isminden, ismini zahmetli yapılışından alan “kanser örneği” diye bir dantel motifi vardır. Zamanında bu dantel işleriyle yeterince
hemhal olmuş kadınlara, yün iple öreceği 800 tanecik çiçek koymaz!
Göbekler yapıldı, yapraklar şekillendi ve
tüm bunlar 3 hafta sürdü. Elbette ki bu sürede annem pek çok motifi "beğenmedim" bahanesiyle söküp söküp yeniden ördü. Yumaklar tükendikçe eskisinden farklı renkler aldığımız
için sıra geldi
motiflerle sudoku oynamaya (Aslında tek bir rengin birkaç tonu ile daha kolaya kaçabilirmişiz. İyi bir evlat ve abla olduğumdan, kardeşime öreceği zaman öyle yapmasını tüm kalbimle önerdim).
Eve döndüğünde ilk işi hemen birleştirmeye
başlamak olan annem, nihayet 25-30 kadar yumakla (maliyete vurunca
50-60 lirayı aşmıyor aslında), tamamlandığında ağırlığı 4 kiloyu geçen rengarenk örtümün hakkından geldi. Başta 500 liralık etiketi yuhlarken, bizimki bittiğinde, böyle el emeklerine göz nurlarına daha yüksek bir değer biçilmesi gerektiğinde hemfikirdik.
800 küsur motif! "Çok emek harcadın. Tek tek onca çiçekle nasıl uğraştın! Sabır istiyor..." diyen eşime, "Siz şimdi gençsiniz. Benim yaşıma geldiğinizde sabretmeyi öğreneceksiniz!" cevabını yapıştırmayı ihmal etmedi tabii. Peki bari bu defa beğendi mi elinden çıkan işi?
Ehh işte...
Ufak bir bavula sığdırdığım örtünün
yorgunluğu daha dinmemişti ki hemen yeni projelerle geldim: “Hazır bahar geldi, acele de etmene gerek
yok. Bu defa ortası siyah, yaprakları sarı, büyük motifli bir iki kırlent
yapsana bana... Konseptimiz: Ayçiçeği tarlası! Yeşille de birleştirirsin. Örtüsünü
yapmana gerek yok, zaten öbürüyle çok yordum seni.”
“Kırlent mi kaldı allasen?”
“Bi'milyoncu dükkanlarda çocuklar gibi şen
olan biriyim ben cicim!”
“Neden antin kuntin şeyler istiyorsun? Hep babannenin
huyları bunlar...”
“Bu bir iltifat mı?”
“Sana söylediğimde iltifat say.”
Velhasıl annecim kırlentlerimi de yaptı. Sürpriz!
Kırlentleri bitirince aynı modelde bir de diz battaniyesi yapmış üşenmemiş de... İki tanecik
yastık kılıfı göndermeye içi el vermemiş. Hangimiz daha antin kuntin acaba?!
----
Not: Motiflerle sudoku oynarken hamlelerini esirgemeyen Güney'e ve Duygucan'a selam olsun.
Ahaha:) ben annemden patates kızartması istiyorum da,onu bile yapmıyor. Ne anneler var yaa... emre
YanıtlaSilİşte istemeyi bileceksin :)
Sil